Tarihçe
KIZLARAĞASI HANI,
İzmir’deki hanların en büyüğü ve en görkemlisidir. Anıtsal bir özelliğe sahip olduğu
gibi, mimari özelliği bakımından tek örnek olması Osmanlı hanları arasında ona özgünlük
kazandırmaktadır.
YAKUP BEY tarafından,
1598 yılında yaptırılan ve günümüzde İzmir'in en büyük camisi olan Hisar Camisi'nin
batı yanının birkaç metre yakınma inşa edilmiştir. Bu kesim Han'ın doğu tarafını
oluşturmaktadır. Batı cephesi, Halimağa çarşısının karşısında, eski keresteciler,
bugünkü 871. sokak üzerindedir.
Vaktiyle deniz
kenarında inşa edilen Han zamanla denizin dolması veya doldurulması sebebiyle sahilden
200 metre kadar uzak kalmıştır.
KIZLARAĞASI HACI
BEŞİR AGA'nın yaptırdığı Han'ın inşa kitabesindeki tarihe göre 1744 te bina
edildiği kesin olarak anlaşılmaktadır. 1745 yılında heyelan nedeniyle Han cephesinde
önemli derecede çökme ve yıkılmalar olmuşsa da Han derhal onarılmıştır. 1778 tarihinde
vuku bulan yer sarsıntısından, Han büyük ölçüde hasara uğramış, 1779 yılında ikinci
defa ve esaslı olarak onarılmıştır.
Han daha sonraki
yıllarda da deprem ve yangın badireleri atlatmıştır. Kızlarağası Han'ının diğer
Osmanlı hanlarıyla başlıca benzerliği, çarşılı ve avlulu hanlar düzeninde olmasından
ibarettir. Üst katta avluya bakan, 5 sütunlu, 6 sıra kemerli, yegâne revakı ve cephesindeki
bindirme konsollar üzerindeki çıkma cumbalı şahnişinleri sebebiyle Osmanlı han mimarisi
arasında sayılmaktadır. 4000 metre karelik, kareye yakın dikdörtgen planlı,2 katlı,
kuzey bölümdeki bedestenleri tek katlı, yaklaşık 600 metre karelik büyük avlusu
olan görkemli bir yapıdır.
Geniş bir alana
yayılan Han'ın alt katının güneyinde bir, bugünkü adıyla (Cevahir Bedesteni)
kuzeyinde iki, (Bakır Bedesteni ile Çuha Bedesteni) doğusunda ise bir koridor uzanır.
Bunlardan başka dükkânları eski ismiyle Çankırılı sokağına bakan, tek katlı bir
ek bölümü daha vardır. Bu bölüm 1745’te “Saçmahane” olarak inşa edilmiştir. Güney
koridoruna ait dış duvara yaslanan ve Han çatısı altında bulunan bu sıra mağazaların,
hanın inşasından hemen sonra 1745 yılında Saçmahane olarak Han’a ilâve edildiğini
vakfiyesinden öğreniyoruz. (Bu günkü 906. Sokak) Kuzeydeki birinci koridor (Bakır
Bedesteni) 902. sokak, bu gün lokantaların bulunduğu sokaktır, 1746 yılında, Han’ın
ön cephesinin restorasyonu esnasında inşa edilerek Han'a dahil edilmiştir. Tek
kattan ibaret olan ve 26 dükkândan oluşan Bakır Bedesten’inde ilk yapıldığı yıllarda
bakırcılık hakimdi, daha sonraki yıllarda özellikle İran İpeği ve ipeklileri satılmaktaydı.
Bakır bedestenine bitişik ve paralel olan, kuzeydeki ikinci koridor ise bir kapısı
ile Hisar Camisi avlusuna, diğer kapısı ile Halimağa Çarşısı karşısına açılan ve
günümüze, Han'ın diğer kısımlarına göre en sağlam ve orijinal şekliyle ulaşan
bedestendir.
İlk yapıldığı
yıllarda genellikle bedestene kofracı (hasırcı) esnafı hakimdi. Daha sonraları Han'ın
üst katındaki çuhacı esnafının aşağıya inmesiyle Çuha Bedesteni ismini almış ve
Han'ın en önemli bedesteni durumuna gelmiştir. Bakır Bedesteni ile tam orta
yerlerindeki bir kapı ve geçit ile birbirlerine bağlanmaktadırlar. Koridorlar, (Bedestenler)
doğu ve batı yönlerindeki birer kapı ile dışa açılmaktadırlar. Tam ortalarındaki
geçitlerle de avlu ile irtibatları sağlanmaktadır. İç Bedesten diyebileceğimiz doğu
koridoru da, diğer iki koridorla oluşturduğu U şeklinin tabanını teşkil etmektedir.
Bu koridor da tam ortasından bir geçitle avluya bağlanmıştır. Restorasyondan önce;
revak sıra kemerleri ile birlikte batı galerisini örten beşik tonozlar tamamiyle
yıkılmış bulunuyordu. Sütunlar, onları birbirine ve binaya bağlayan gergi demirleri
sayesinde restorasyon öncesine kadar ayakta kalabilmişlerdir. Sütunlar sade taş
silindirlerden ibarettir. Sütun başlıkları, üçgen - baklava geometrik Türk motifleriyle
tezyin edilmişlerdir. Üst katta 73 adet oda bulunmaktadır. Kuzey koridorunda bulunanların
dışında diğer iki koridorda bulunan odaların önemli bir bölümü, restorasyon öncesinde
tamamen veya kısmen yıkılmış, bir kısmı da niteliğini yitirmis derecede, çok harap
bir durumda bulunmaktaydı.
Cephenin ortasındaki
ana kapıdan avluya girilmektedir, yüzümüzü Han'ın cephesine verdiğimizde, sol
tarafta kuzeyde iki (Bakır ve Çuha Bedestenlerinin kapıları) sağ tarafta güneyde
ise bir kapı (Cevahir Bedesteni kapısı) görülmektedir. Bugün binayı içten ve dıştan,
kurşun örtünün bitiminden itibaren çepeçevre, tuğladan yapılmış, iki sıralı bir
kirpi saçak dolanmaktadır. Çatıda oda sayısı kadar baca mevcuttu. Günümüze kadar
gelmiş iki orjinal baca örnek alınarak, tüm bacalar aslına uygun olarak yeniden
yapılmıştır. 1740’lı yıllarda Hacı Beşir Ağa’nın İzmir’le ticari ilişkileri olması
sebebiyle İzmir’de bulunması, buradaki ticari potansiyeli yakından bilmesi ve önünde
Büyük Vezir Han gibi olumlu bir örneğin bulunması, KIZLARAĞASI Hanı’nın yapılmasına
etken olmuştur.
KIZLARAĞASI HANI’nın
zemin katı depolama ve ticaret amacıyla kullanılmaktaydı. Han’a inen kervanların
yükleri burada boşaltılır, ihraç edilmek, dükkanlarda satılmak veya depolanmak üzere
ayrılır, alışverişler yapılırdı. Deve, katır, eşek, at gibi kervan hayvanları yükleriyle
girdikleri Han avlusuna yüklerini indirdikten sonra burada gecelemekteydi. Mallar,
han depo ve mahzenlerinde muhafaza altına alınırdı. Han’ın kapıları, bütün hanlarda
olduğu gibi havanın kararmasıyla kapanırdı. Han’ın üst katında geceleme amaçlı kullanılan
ocaklı, nişli, bodrumlu, ahşap tabanlı odalar bulunmaktaydı. Odaların içlerinde
ihtiyaca cevap verebilecek yer döşekleri, toprak lazımlık, testi, toprak kandil
ve tütün lülesi gibi araç ve gereçler de bulunmaktaydı.
KIZLARAĞASI HANI’nın
zamanında ticari açıdan İzmir’in en merkezi yerine (liman ağzına) yapılmış olması,
Han’ın ne denli önemli bir işlevi yüklendiğinin göstergesidir. İzmir’in ekonomik
hayatında bu derece önemli olan Han 1778 yılında ticari kapasitesinin zirvesine
ulaşmış ve bu tarihten 19. yüzyılın son çeyreğine kadar yüz yıl süreyle bu parlak
dönemini sürdürmüştür.
KAYNAK: İZMİR KIZLARAĞASI
HANI, ALİ ERKAL, İZMİR 1996